Temmuz ayında çıktığımız Baltık Ülkeleri turu, bizde çok güzel anılar bıraktı. Seyahatim boyunca Instagram ve Snapchat hesabımdan paylaşımlar yapmıştım. Şimdi detaylarıyla yazmaya sıra geldi !
Son yıllarda neredeyse bütün yurtdışı turlarımı ETS Tur ile gerçekleştiriyorum. Seyahatlerimizin sorunsuz geçmesi, acentemize sorduğumuz her konuda yardım almamız ve en önemlisi seyahat sırasında bizimle olan rehberlerimizin tecrübesi, yolculuklarımızı hep ETS ile planlamamıza neden oluyor. Yeri gelmişken, bu turda bizimle olan rehberimiz Özgür Kartal Bey’e teşekkür etmek isterim. ETS’nin tüm rehberleri çok iyidir.Ancak bugüne dek birlikte seyahat ettiğim en sabırlı, sakin, çözüm odaklı çalışan ve muhteşem bilgiye sahip rehberimiz Özgür Bey oldu! Yolculuğumuzdan aldığımız keyfi katladı diyebilirim.
Baltık Turumuz 4 ülkeyi kapsıyordu. Finlandiya, Estonya, Letonya ve Litvanya.
Bugünkü yazımın konusu, ilk durağımız, ”Baltık Denizi’nin Kızı” diye bilinen Finlandiya’nın Başkenti Helsinki !
Başlamadan hemen bir dipnot vereyim. Finlandiya’ya seyahat etmeyi düşünüyorsanız, ve hala okumadıysanız mutlaka “Beyaz Zambaklar Ülkesi” kitabını okumalısınız. Mustafa Kemal Atatürk zamanında ilk kez Türkçeye çevrilmiş. Kitabı okuduğunda, bu destansı başarıya hayran olan Atatürk, derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle de askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretmiş.
Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne seriyor.
Son derece refah, modern, güvenli, yemyeşil ve temiz bir İskandinav ülkesi olan Finlandiya’ya hayran olmamak elde değil. Başkent Helsinki, son derece planlı, modern, ancak lükse kaçmayan bir yaşam tarzına sahip. Refah seviyesi, sosyal haklar, yaşam kalitesi öyle yüksek ki, kıskanmadım desem yalan olur. Hele benim gittiğim tarihlerde, ülkemizde yaşanan olayların verdiği psikolojik çöküntüyü düşünürsek:( Buna rağmen depresyon, intihar ve alkolizmin en yüksek seviyede olduğu ülke de yine burası. Soğuk iklim, özellikle sonbahar itibariyle güneşin neredeyse sadece 2 saat görünmesi, insanların mesafeli yapıları gibi sebepler bunu tetikliyormuş. Ah bizim şartlarımızda yaşasalar ne yapacaklardı acaba?
Daha uçaktayken yemyeşil ormanlar ve göller dikkatinizi çekiyor. Doğa nefesinizi kesecek kadar güzel. Bizim gittiğimiz Temmuz ayı, Baltık ülkelerinin en sıcak olduğu dönem. En sıcak derken gündüz maksimum 28 dereceye çıkıyor ve akşamları 14-16 derece arasında. Biz şanslıydık ve normallerin üstünde bir sıcaklık vardı. Halk için çok sıcak sayılan bu havalar yüzünden, herkes kendini parklara atmış güneşleniyordu. Finler bizim gibi mangala meraklı:) Ama etrafta kibrit çöpü bile göremezsiniz, son derece temiz ve doğaya saygılılar.
Yeri gelmişken, hayatımda bu kadar güzel kızı ve yakışıklı erkeği bir arada görmemiştim (evet ben sarışın severim:)Sokaktan rastgele birini seçin Kıvanç Tatlıtuğ, Serenay Sarıkaya falan solda sıfır kalır. Buna karşılık son derece sade, gösterişten uzak, biraz utangaç ama özgüveni olan insanlar. Bizim gibi cafe’ye gideyim, arkadaşlarla sohbet edeyim, güleyim pek yok. Sessiz sessiz oturuyorlar (niye depresyona girdikleri belli) Hatta biz arkadaşımla bir şeyler içmek için oturup konuşmaya başlayınca hayretle bizi seyrettiler. Ve dayanamayıp sordular, siz nerden geldiniz ne konuşuyorsunuz diye:)) Kültürlerinde açık sözlülük ve dürüstlük çok önemli. Bu arada Baltık ülkelerinde Türkleri çok seviyorlar.
Helsinki belki de Avrupa’nın en pahalı şehirlerinden birisi. Ancak bazı temel gıdalar (süt gibi) “herkesin hakkı” politikası doğrultusunda son derece ucuz. Avrupa yolculuklarında bizim için genel sorun içme suyudur. Hem çok pahalı, hem de tadı kötüdür. Finlandiya bu konuda muhteşem. Adamlar bataklıktaki suyu bile filtrelemişler. Çeşmelerden akan su o kadar temiz ve yumuşak ki, içmeye doyamıyorsunuz.
( somon balığı ve patates en çok yenen sokak yemeği 🙂
Yemek konusuna gelirsek, malum ormanlık alan çok geniş. Geyik ve ayı gibi av hayvanları, başta somon olmak üzere deniz ürünleri ve yine orman nedeniyle mantar çeşitleri ve orman meyveleri çok bol. Patates, süt ve süt ürünleri bolca tüketiliyor. İnanılmaz lezzetli ekmekleri var. Finlandiya en çok kahve tüketilen ülkelerin başında geliyor. Yani benim için cennet! Oldukça sert ama lezzetli kahveleri var.
(Pazar yeri)
Votkasıyla ünlü Finlandiya’da içki çok pahalı. Bira’dan daha sert olan tüm içkiler devletin Alko dükkanlarında satılıyor. Akşam 21.00’e kadar içki satışı var ve bira için 18, diğer içkiler için 20 yaş sınırı var. Finler de eğlenmek ve alışveriş için, nispeten daha ucuz ve çok yakın olan Tallin’e gidiyorlar. Sokaklarda akşam saat 5-6’dan sonra pek kimse kalmıyor, hayalet şehir gibi !
Yaşam kalitesinin çok yüksek olduğunu söylemiştim, bu konuda inanılmaz çalışmalar yapmışlar ve sayfalarca yazsam yetmez. Ancak beni eğitime verdikleri önem çok etkiledi ve bunu paylaşmadan geçemeyeceğim.
- Finlandiya’da eğitim parasız ve bu “Anayasal Hak” . Eğitim harcamalarının tümü devlet tarafından destekleniyor. Böyle olunca üniversite mezunu olmak bir yana, çoğunluk master, doktora yapmış durumda. O kadar ki herkes beyaz yakalı olunca, hizmet kademesinde çalışacak eleman bulamıyorlar ve genelde Estonya’dan işçi getiriyorlar.
- Özel okul yok. Okullar birbirleriyle rekabet etmiyor, aksine dayanışma halinde
- Eğitim “herkes için eşit imkanlar sağlamak” demek. Eşitlik kavramına büyük değer veriliyor. Tüm çocuklar zeka ve becerileri ne olursa olsun aynı sınıflarda okuyor
- Finlandiya’da zorunlu okula başlama yaşı 7 (ama çocuk kendini hazır hissediyorsa başlıyor)
- Çocukların bağımsız yetişmesine önem veriliyor. Yaşı kaç olursa olsun çocuk okula kendisi yürüyerek veya bisikletiyle gidiyor, ebeveyni getirip götürmüyor. Merak etmeyin sokaklar çok güvenli.
- Öğrenciler ve Öğretmenler, kendi ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda kendi eğitim-öğretim programlarını şekillendirme haklarına sahipler. Öğrencilere ilk 6 yıl hiçbir şekilde not verilmiyor. Sınav yok, ödev yok. 16 yaşında ülke genelinde bir sınava giriyorlar.
- Öğretmenler günboyu sınıfta ortalama 4 saat ders veriyor. Haftada 2 saat ise kendi mesleki gelişimleri için eğitimlere katılıyorlar. Tüm öğretmenlerin en az master derecesi var. Üniversite başarısı en yüksek %10’a girenler arasından seçiliyorlar. Öğretmenlik toplum gözünde, statüsü en yüksek, geliri en iyi olan mesleklerden biri. Öğretmeni başarılı/başarısız olarak yargılamayan bir kültürleri var. Eksiği bulunan öğretmene yeni bir eğitim/öğretim programıyla gelişme imkanı veriliyor. Performansı nedeniyle öğretmenlerin işten atılma korkusu olmuyor.
- Çocuklardan biri yeterince iyi öğrenemiyorsa öğretmenleri bunu hemen fark ediyor ve çocuğun öğrenme programını onun bireysel ihtiyaçlarına göre düzenliyor. Aynı şey, okula uyum göstermeyen, sıkılan ya da öğrenim durumu programın ilerisinde olan çocuklar için de geçerli. Öğretmenlerin yüksek eğitim düzeyi bu nedenle önemli.
- Fin okullarında spora bol bol yer var ama spor karşılaşmaları yapacak takımlar yok. Rekabet, üstünlük kazanmak Fin kültüründe değer verilen bir şey değil.
Nasıl? Hayran olduğum kadar varmış değil mi? Yurtdışında okumak isteyen öğrenciler bence Finlandiya’yı göz ardı etmemeli.
İlk bölüm için çok bile yazdım. Belli ki uzun bir yazı dizisi olacak. İkinci bölüme kadar sizi fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum 🙂
Senate Square Katedrali
Sibelius Anıtı
Helsinki Üniversitesi,Helsinki Katedrali,Ulusal kütüphane ve Hükümet binalarıyla
çevrelenmiş meydanı
Kayaların içine oyulmuş, şimdiye dek gördüğüm hiçbir kiliseye benzemeyen, muhteşem akustiğe sahip Rock Churc (Temppleiaukio Kilisesi)
Üç Demirci Meydanı ..Bu resim gece saat 23.00 civarında çekildi. Hava hala aydınlık!
Otelimiz Radisson Blu Seaside zengin kahvaltısıyla ilk günden gönlümüzü fethetti 🙂
harika ve dolu dolu bir gezi olmuş anlatımınız ve güzel fotoğraflar için tesekkürler
ben teşekkür ederim okuduğunuz ve yorum bıraktığnıız için 🙂
Ya o intiharla ilgili notunu okuuğumda çok güldüm; bizim şartlarımızda yaşasalar ülkede adam kalmazdı herhalde… boşuna demiyorlar, Allah dağına göre kış verir diye 🙂
Fotoğraflara ve doğasına bayıldım; ama, asıl eğitimle ilgili yazdıkların beni bitirdi. Ofiste olmasam oturup ağlayacaktım! Biliyorsun Çınar gittiği okul açısından belki de Ankara’da en şanslı öğrencilerden biri… ama ülkenin eğitimle ilgili felsefesi tam benim hayat tarzım ve resmen boğazım düğümlendi okurken. Gidip yerleşesim geldi, o derece!
Bu güzel yazı için teşekkürler şekerim! Gidilecek görülecek yerlerin en başına Finlandiya’yı ekledim, ETS Tur da aklımda olacak. Öptüm çok!
canım çok teşekkür ederim güzel yorumun için, her kelimesine katılıyorum. İnan ben sık sık krize girip ağladım. Bununla ilgili başka traji-komik olaylar da yaşadık, ilerde yazacağım. En çok çocuklarımızın geleceği için kaygılıyım ve bu şartları görünce gerçekten kıskanıyorum.
Eğitim ve medeniyet anlayışı ile ilgili kısımları ciddi ciddi kıskandım yani bizim ülkemizin asla gelemeyeceği bir seviye ne yazık ki ;((
Atatürk inkilaplarıyla çok iyi başlamışız, ama sonu gelmedi maalesef. Bundan sonrası için de açıkçası 30-40 yıl için oldukça ümitsizim.
ne kadar güzel anılarla dönmüşsünüzdür oralardan…
tatilin en güzel yanı güzel anılar biriktirmek..bir kısmını yavaş yavaş paylaşmaya çalışıyorum. teşekkürler 🙂
Merhaba
Yazınızı hayranlıkla okudum. Hele eğitimin parasız olması, özel okul olmamasını, eğitim seviyesinin yüksek oluşu, kalbimi fethetti. Çok güzel bir yazı olmuş, Resimler, bilgiler, ellerinize sağlık.
çok teşekkür ederim. Eğitim hepimiz için en önemli konu, bu detaylar bizi kalbimizden vuruyor işte 🙂 sevgiler
Nilgün’cüm harika bir tatil olmuş.Bu yıl yurtdışı tatil planım memurlara gelen çıkış yasağı yüzünden 5 gün kala iptal olunca daha bir imrenerek okuyorum yazıları…
Eğitim sistemleri muhteşem gerçekten.Bizim okul öncesi eğitim sistemimiz Finlandiya’dan uyarlanmıştı yıllar önce ama kenarından geçebildik mi tartışılır…
canım çok zamanlar geçirdik maalesef, inşallah son olur. Bizim de çıkışımız memur olmadığımız halde zor oldu, uçağa binene kadar acaba iptal olur mu diye düşündük. Neyse ki gerçekleştirebildik. Eğitim canevimiz, maalesef çok geriye düştüğümüzü düşünüyorum.
Finlandiya’da o kadar güzel şey arasında gerçekten en kıskanılacak şey eğitim…. Rehberimiz Özgür bey bu konuyu anlattığında nasıl üzüldüğümü kelimelerle anlatamam. Birlikte seyahat ettiğimiz için çooook şanslıyım…. Güzel anlatımınla tekrar yaşıyorum… Teşekkürler……
canım daha çoook seyahate inşallah
Finlandiya’nın eğitim sistemi ve sosyal devlet anlayışı her ülkenin anayasasının ilk maddesi olmalı..
kesinlikle katılıyorum