Kuzey Avrupa’nın soğuk ama bir o kadar da güzel Baltık ülkelerine yaptığım gezinin ilk bölümlerini daha önce yazmıştım. Bu yazımda yolculuğumuzun son durağı olan Litvanya’nın Başkenti Vilnius’u anlatacağım.
Baltık Ülkeleri ‘ne bir seyahat düşünüyorsanız, atacağınız her adımda Orta Çağ atmosferinin ihtişamını yaşayacağınız garanti. Başınızı çevirdiğiniz her yerde tarihi kaleler, göğe yükselen kuleler, Arnavut kaldırımlı sokaklar, surlar ve bol bol hikayeler. Birçoğu UNESCO tarafından koruma altına alınan bu tarihi mirasın yanına, titizlikle korunan muhteşem tabiat güzellikleri ve hareketli bir eğlence hayatı da eklenince bu şehirler görülmeye değer oluyor. Litvanya’nın Başkenti Vilnius’da bu şehirlerden biri.
Vilnius düz bir arazi üzerine kurulmuş yemyeşil bir şehir. Diğer Baltık şehirlerinde gördüğüm sakin ve huzurlu yaşam burada da hakim. Halkı yardımsever ve güleryüzlü. Dükkanlar erken saatte kapanıyor. Diğer şehirlere göre en uygun fiyatlar burada. Tur rehberimiz özellikle hediyelik eşya alışverişimizi bu şehre bırakmamız konusunda bizi uyarmıştı, çok haklı olduğunu gördük.
Önce otelimizden bahsedeyim. Biz Baltık turumuz boyunca hep RadissonBlu otellerinde konakladık. Konumu, temizliği, personelin güleryüzlü ilgisi, nefis kahvaltıları ile çok çok keyif aldık.
Klasik bir Vilnius şehir turunda sizi şehrin mutlaka görülmesi gereken yerlerine götürürler. St.Anna Kilisesi, Gediminas Kulesi, Büyük Katedral. Şafak Kapısı. Subacius Tepesi gibi. Ben de size buralardan kısaca bahsedeceğim. Ancak beni çok etkileyen farklı köşelerini daha detaylı anlatmak istiyorum.
Katedral Meydanında bulunan Vilnius Katedrali şehrin önemli yapılarından biri. Sovyet rejiminin sonlanması için bir araya gelen halk, el ele vererek 595 km. uzunluğunda tarihin en uzun zincirini oluşturup özgürlük şarkısı söylemeye buradan başlamış. Sovyetlerden ayrılarak bağımsızlığını ilan eden ilk ülke de Litvanya olmuş. Bembeyaz katedral ve hemen yanında bulunan Çan kulesi, özellikle gençlerin buluşma noktası olduğundan her zaman hareketli bir meydan.
Burada bulanan ayakizlerine basarak etrafınızda üç kere dönerseniz dileğinizin kabul olacağı inanışı varmış. Tabii ki denedim, hem de her geçişimde 🙂
Gotik mimarisi ve kiremit yapısıyla oldukça dikkat çekici St.Anne Kilisesi, Vilnia nehrinin yanında yer alıyor. Napolyon bu yapıyı görünce avucunun içinde Fransa’ya götürmek istemiş, haksız mı ?
Modern mimaride yapılmış olan Vilnius Belediye Binası geniş bir meydanda yer alıyor. Yıl boyunca burada çeşitli sanat gösterileri yapılıyor. Ekstra güvenlik önlemlerine gerek bile duyulmuyor.
Kütüphanelerin, müzelerin bahçesinde sık sık böyle şık davetlere denk geldik. Hiç rahatsız edilmeden keyifle organizasyonu seyrettik.
Vilnius’un eski şehrine giriş kapılarından biri olan Şafak Kapısı’nın sağlam kalmış tek kapı olduğu söyleniyor. Üst katı kilise haline getirilmiş. Şehre gelen tüccarların burada dua ettikleri söyleniyor.
Şafak Kapısının yaklaşık 150m aşağısında bulunan Türkiye Büyükelçiliği binası aydınlık görünümüyle içimizi açtı.
Ünlü caddelerinden biri olan Gedimino caddesinde bulunan opera ve tiyatro binası girişiyle dikkat çekiyor.
Baltık ülkeleri “Amber” iyle meşhur. Kehribar diye bildiğimiz bu taşın en bol çeşidi ve ucuzu Vilnius’ta bulunuyor. Sağlığa olan olumlu katkıları nedeniyle “şifa” taşı diye bilinen kehribara ilgi çok büyük. Heryerde amber mağazaları ve pazarlarda tezgahlar bulunuyor.
Burada bir Amber fabrikasını ziyaret ettik. Renk renk, çeşit çeşit kehribarların çıkarılışından işlenişine kadar her aşamasını gördük. Harika tasarımları inceledik. Burada çok dikkatli olmak lazım. Çünkü plastik karıştırılmış sahte taşlar da satılıyor ve aldanmak çok kolay. Orijinal taşa sahip ürünlere sahip olmak için sertifika veren büyük mağazalardan alışveriş yapmak daha akıllıca.
Pilies caddesi, Vilnius’un en ilgi çeken caddesi. Gotik yapıların arasında restoranlar, cafeler, alışveriş mağazalarıyla çok hareketli ve keyifli bir cadde. Baltık ülkelerinde bolca karşımıza çıkan “Cadılar” burada da hediyelik eşya mağazalarında yerini almıştı. Ayrıca ketenden ve ahşaptan yapılmış ürünler çok popüler.
Buraya gelmişken, Litvanya mutfağının meşhur yemeklerinden biri olan “Zeplin” in tadına bakalım istedik. Bizim içli köftemiz gibi. Dışı gnocchi gibi patatesli bir hamur, içine tercihe göre et, sebze veya burada çok bulunan leziz mantarlardan bir iç koyularak hazırlanıyor. Haşlanarak pişiriliyor üzerine sos ekleniyor. Çok doyurucu ve ekonomik bir yemek. Yemekten söz açılmışken yine heryerde av hayvanlarının etlerinin satıldığı restoranlar var. Av hayvanı derken geniş düşünmeniz lazım ayı, geyik, yaban domuzu gibi. Ekmekleri inanılmaz lezzetli ve çok çeşitli. Patates ve mantar bol bulunuyor ve çok lezzetli yemekleri var.
Vilnius’da eski KGB merkezinde bulunan Soykırım Müzesi, Polonyalıları yerleştirdikleri sokaklar gibi soykırıma dair içimizi çok acıtan yerler gördük, hikayeler dinledik.
Ancak bunlardan bahsetmek yerine, insanca yaşama dair beni en çok etkileyen, en sevdiğim yeri anlatmak istiyorum size:: Užupio Respublika yani Uzupis Cumhuriyeti !
Uzupis, Vilne nehri kıyısında Vilnius’un en eski bölgelerinden biri. Eskiden genellikle yoksul kesimin yaşadığı, hatta Amsterdam’ın meşhur Kırmızı Sokağı gibi bir bölgeymiş. 91 yılında Litvanya Sovyetler’den ayrılıp bağımsızlığını ilan edince, bölgenin profili değişmeye başlamış. Kiralar çok ucuz olduğundan Litvanya’lı sanatçılar buraya yerleşmeye başlamış.
1 Nisan 1997’de şakayla karışık Uzupis Cumhuriyeti kurulmuş. Her yıl 1 Nisan’da bağımsızlıklarını kutluyorlar. Kendi Anayasaları, Cumhurbaşkanları. 11 kişilik sanatçılardan oluşan bir ordusu ve her mevsim için ayrı bir bayrağı var. Bu barışçıl topluluğu Devlet destekliyor.
Yanlızca nehrin üzerindeki köprüden geçerek Uzupis’e girebiliyorsunuz. Girişte sizi şahane bir tabela karşılıyor.
*Burada GÜLMEK mecburi, * Hız sınırı 20 , * Sanatsever olmak şart, *Arabayla köprüden uçmak yasak 🙂
Pasaport yerine buraya elinizi basıyorsunuz.
Heryerde sanat eserleri görebilirsiniz. Çok keyifli restoranlar, cafeler var.
Muhteşem bir Anayasaları var. Anayasa maddeleri her dile çevrilmiş ve “ayna” üzerine yazılmış ki kişi okurken kendini görebilsin! Yazımın sonuna bu maddeleri yazıyorum, ütopik bile olsa herkes okusun ve insan olmayı yeniden düşünsün!
Vilnius yazımı beğendiniz mi? Vilnius’a kadar gelip mutlaka görmeniz gereken Hill of Crosses , Trakkai ve Kaunas bir sonraki yazımın konusu.
Uzupis Anayasası
1-Herkes Vilne Deresi kıyısında yaşama hakkına sahiptir. Vilne Deresi de herkesin yanından akıp gitme hakkına sahiptir.
2- Herkes sıcak su kullanma, kışın ısınma ve bir çatı altında barınma hakkına sahiptir.
3- Herkes ölme hakkına sahiptir; ancak bu bir zorunluluk değildir.
4- Herkes hata yapma hakkına sahiptir.
5- Herkes özgün olma hakkına sahiptir.
6- Herkes sevme hakkına sahiptir.
7- Herkes sevilmeme hakkına sahiptir, ancak bu şart değildir.
8- Herkes sıradan ve tanınmamış olma hakkına sahiptir.
9- Herkes aylaklık yapma hakkına sahiptir.
10- Herkes bir kediyi sevme ve ona bakma hakkına sahiptir.
11- Herkes, taraflardan biri ölene kadar, bir köpeğe bakma hakkına sahiptir.
12- Köpek, köpek olma hakkına sahiptir.
13- Kedi sahibini sevmek zorunda değildir, ancak ihtiyaç duyulması halinde yardım etmelidir.
14- Herkes, bazen sorumluluklarından habersiz olma hakkına sahiptir.
15- Herkes şüphe duyma hakkına sahiptir, ama bu zorunluluk değildir.
16- Herkes mutlu olma hakkına sahiptir
17- Herkes mutsuz olma hakkına sahiptir.
18- Herkes susma hakkına sahiptir.
19- Herkes bir şeye inanma hakkına sahiptir.
20- Hiç kimse şiddet kullanma hakkına sahip değildir.
21- Herkesin önemini ve önemsizliğini takdir etme hakkına sahiptir.
22- Hiç kimse sonsuzluğu tasarlama hakkına sahip değildir.
23- Herkes anlama hakkına sahiptir.
24- Herkes hiçbir şey anlamama hakkına sahiptir.
25- Herkesin birden fazla milliyete tabi olma hakkı vardır.
26- Herkesin kendi doğum gününü kutlama ya da kutlamama hakkı vardır.
27- Herkes kendi adını hatırlamalıdır.
28- Herkes sahip olduğu şeyleri paylaşmalıdır.
29- Hiç kimse sahip olmadığını paylaşamaz.
30- Herkesin erkek-kız kardeşe ve anne-babaya sahip olma hakkı vardır.
31- Herkes özgür olabilir.
32- Herkes kendi özgürlüğünden sorumludur.
33- Herkes anlama hakkına sahiptir.
34- Herkes yanlış anlama hakkına sahiptir.
35- Hiç kimse başka birisini suçlu gösterme hakkına sahip değildir.
36- Herkes bireysel olma hakkına sahiptir.
37- Herkes hiçbir hakka sahip olmama hakkına sahiptir.
38- Herkesin korkusuz olmaya hakkı vardır.
39- Mağlup etme.
40- Karşılık verme.
41- Teslim olma.
bayıldım o anayasaya gidip orada yaşayasım var valla.. böyle eski tarih ve sanat kokan şehirleri de çok seviyorum harika bir gezi olmuş Nilgüncüm :-)) umarım tekrar gidip görme dileğin de gerçek olur..
ben de aynı şekilde İremciğim…bambaşka bir hayatları, amaçları gördükçe insanın kaçası geliyor..öpüyorum çok
Ay Uzupis Cumhuriyeti’ne bayıldım!!! Bu arada, her dilde mi yazmışlar Anayasa’yı? Süpermiş! Bu Baltık Ülkelerinin gotik havası da beni benden alıyor yalnız! Yine harika bir gezi yazısı olmuş Nilgün’cüm, gitmiş kadar olduk! Öperim!
Evet Başakcığım, sokak boyunca yanyana asılı aynalarda her dilde var Anayasa. Gotik tarzı zaten çok severim, ben de bu havaya bayıldım 🙂 öpüyorum canım
Bu kadar güzel anlatılabilir. Unuttuğum bir çok şeyi hatırladım. Muhteşemdi .. En kısa zamanda tekrarlamak lazım..
bence de en kısa zamanda farklı bir rotayla deneyelim 🙂
Çok güzel bir yer. Avrupa sehirlerini çok seviyorum.
ben de.. Baltık ülkelerini ayrıca daha çok sevdim.. Sevgiler 🙂
benle gelsene Temmuz’da baby… Berlin&Frankfurt yapalım! müthiş kadın ! yerim
ahahah şahane olur.. keşke denk getirebilsek 🙂
Yemeğin adı “Čepelinai ” olarak yazılıyor “zeplin” değil yanlış olmuş
Letonca “Čepelinai” Türkçe Zeplin demek zaten.. Teşekkürler 🙂